Pazarlama anlayışının doğuşunda tüketicilerin tercihleri ve istekleri dikkate alınmazken içinde bulunduğumuz ve hayatımızı tamamen kapsayan bilgi çağında ve rekabet ortamında tüketicilerin isteklerine ve tercihlerine göre üretimin ve sunumunun yapılması zorunluluk haline gelmiştir. İfade edilen husus ürün ve hizmet tasarlayan tüm alanlarda yoğun olarak kendisini hissettirmektedir. Diğer yandan hizmetlerin kendisine özgü yapısı tüketicilere sunulan değer ve tüketicilerin içsel duyguları birbirleri ile örtüşmelidir. Hizmet sektörünün temeli olarak kabul edilen turizm sektöründe de turistlerin taleplerini beklentilerini ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayan ürünlerin ve hizmetlerin sunumunun bir süreç olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Tüketicilerin ve özellikle de turistlerin ihtiyaçlarının ve beklentilerinin sürekli değişim ve gelişim gösterdiği günümüz dünyasında turistik ürünlerden ve hizmetlerden tatmin olmalarını sağlayıcı ve ilerleyen dönemlerde de tercihlerinde meydana gelecek değişimleri ön gören pazarlama yaklaşımlarının uygulanmasıyla turistlerin satın alma davranışları olumlu yönde etkilenebilecektir. Küreselleşme ve teknolojik alanlarda yaşanan gelişmeler neticesinde ülkeler arasındaki sınırların artık sadece kâğıt üzerinde kalması insanların merak ettikleri "destinasyonlar" hakkında bilgiye anında erişebilmesi ve en kısa sürede ulaşabilmesi destinasyonlar arasında rekabetin son derece keskin hale gelmesinde etkili olmaktadır. Destinasyonların özgün ve farklı olmaları rekabet avantajlarını doğrudan etkilemektedir ve bu durum ilgili destinasyonlara yönelik talebi ağırladıkları turist ve ziyaretçi sayısını destinasyon ve çevresine yönelik alt ve üstyapı yatırımlarını dolaylı olarak desteklemektedir. Dünya genelinde turistik ürünleri ve hizmetleri oluşturan unsurların birbirlerine benzer olması destinasyonları değişmeye ve gelişmeye istekli olmamaları destinasyonların tercih edilmemelerinde etkili olmaktadır. Gelişen ve değişen turist davranışları fiili ve potansiyel turistlerin sürekli yeniyi ve farklı olanı istemesi turistlerin destinasyonlarla derin bağlar kurmaları ve destinasyonun marka kimliğine sahip olmalarıyla yakından ilişkilidir. Turistlerin destinasyonlar açısından bir "hedef kitle" yani ulaşılmak istenen kişiler olduğu dikkate alındığında turistlerle yoğun açık ve sürekli olarak iletişim kurabilen destinasyonlar turistler açısından vazgeçemedikleri "yer" olarak değerlendirilmelerini sağlayabilecektir. İlgili güce sahip destinasyonlar yoğun ve sürekli değişim gösteren rekabet ortamlarında uzun süreli ayakta kalarak bu süreç içerinde pazardaki fiziki ve ekonomik varlıklarını sürdürebileceklerdir.