Kimberlé Crenshaw 1989 yılında "kesişimsellik" kavramını ortaya ilk kez attığında bu kavramın 30 yıl sonra akademik çevrelerde politika yapıcılar ve eylemciler arasında hatta günlük tartışmalarda bile önemli bir yer edineceğini belki de tahmin etmemişti. Bugünse kesişimsellik küreselleşen dünyada dil din ırk etnik köken renk cinsiyet ve yaş üzerinden yaratılan sosyal eşitsizliklerle mücadelede vazgeçilmez bir düşünsel çerçeve ve bir eylem aracı olarak toplumsal adalet arayışının parolalarından biri hâline geldi. Peki kesişimsellik ne anlama geliyor? Her alandan entelektüellerin eylemcilerin akademisyenlerin hararetli tartışmalarına ve çatışmalarına konu olan toplumsal seferberlikleri örgütleyen sosyal medyada bile adından söz ettiren bu fikir birbiriyle beklenmedik yollarla kesişen toplumsal eşitsizlikleri keşfetmemize ve gidermemize nasıl yardımcı olabilir?
Patricia Hill Collins ve Sırma Bilge sosyolojinin ve disiplinlerarası çalışma alanlarının bu gözde konusunun ve tartışmasının bir röntgenini çekiyor. Kesişimsellik fikrinin ortaya çıkışını ve yayılışını ana hatlarıyla ortaya koyuyor. Bu fikrin günümüzde aşırı sağ popülizmin yükselişi üreme adaleti iklim değişikliği meselesi dijital dünyada iktidar ilişkileri ve şiddet topluluk kültürleri gibi yeni tartışma konuları bağlamında toplumsal adaleti sağlamaya ve her türlü tahakküme karşı direniş yolları oluşturmaya nasıl yardımcı olabileceğini çok sayıda canlı örnekle gözler önüne seriyor. Sosyal bilimcilerin ve konuyla ilgilenen herkesin kitaplığında mutlaka bulunması gereken bu kitap alandaki çağdaş tartışmaları anlamayı kolaylaştıran bir kılavuz görevi görüyor.