İçinizdeki intikam duygusunun en ağır döneminde vicdani bir bağışlama isteği duysaydınız ne yapardınız? İsteğinizi bir kenarda tutup kendini ilkel duygularından soyutlanıp toplumda yaratılan kısassa kısas kanunlarını kadim
töreleri ve dudaklardan dökülen hınca hınç intikam
yeminlerini bertaraf edip içsel bir düşünceye çıkan bir
yazarın psikolojik derinliği olan bir bağışlamaya gittiğini göreceksiniz. Bu bağışlama ancak kendi vicdani
mahkemesinde olan bir bağışlamadır o intikam
duygusunun tohumlarını muhatabın içine ekmek ya da
vicdani yükünü ona aktarmak şüphesiz bu yazarımızın en büyük arzusudur. İşte tüm planını buna göre dizayn eder.
22 yaşında geçirdiği korkunç bir travma onun hayat
tabularını derinden etkilemiş kusursuz bir adalet arayışına sürüklemiştir. Onun adaleti ne birilerini öldürmek ne de zorla bir diyet ödetmektir. O yalnızca yarım bırakılmış ve parçalanmış hayatını doldurtmak kendi kaderini
muhatabının yazmasını belirlemek istemektedir. Okurlar ağır bir yaşamın bedelinin kusursuz planlarla ödetilmeye çalışıldığını görecek içsel arzuların ve intikam hırsının
evrilip bambaşka bir boyutta şekilleneceğine tanıklık
edecektir. Bu eser sadece psikoloji yönüyle değil aynı
zamanda aşkın ve sevginin en mukaddes kararlara dahi yön verebileceğinden bahsetmektedir...
"Vicdan baki kaldıkça hiçbir günah affedilmiş sayılmaz"
Stefan Zweig