İbrahim Utku Başyazıcı Güneş Duası'nda üç arkadaşın iç içe geçen kaderlerinin izini sürüyor. İnsanların dinlerin imparatorlukların birbiriyle savaştığı doğanın bencillik ve tamahkârlığı hep yendiği bir kısırdöngüyü kırmaya çabalıyor. Bir asra uzanan dört kuşak arasında gidip gelen ve soyaçekimi imleyen roman bu döngüde rastlantılara bir liman gibi sığınıyor. Nefesini ve bakışını masalsı öğelerden yararlanarak tazeleyen bu maceranın tek bir kahramanı yok atalarının kaderini miras alan kendilerini başka suretlerde var edenler başrolde. Başyazıcı kadim yaşanmışlıkların kıymetinin kalmadığı bir çağda her yere benzeyen bir kasaba üzerinden genel hafızasızlığımızın eleştirisini yapıyor.
Rum tekne ustalarından Kırımlı pastacılara Gürcü akordeonculardan yunus avcılarına dokunduğu her yerden hatıralarımızı kurtarmak için bize bir fırsat sunuyor. Mübadele dünya savaşları Çernobil faciası gibi tarihi ve ekolojik konuları didaktik bir gerçekçilikle değil gerçeküstü öğelerin yardımıyla anlatıyor.
Güneş Duası unuttuklarımızdan efsunlu bir gerçeklik yaratırken okuru Karadeniz'in puslu ikliminde biraz gülerek biraz hüzünlenerek gezinmeye çağırıyor.