İnsanoğlu içinde bulunduğu dünyada sınırlı bir ömür yaşarken hastalıklarla afetlerle savaşlarla ve hayatı kendisine zehir zemberek kılan sıkıntı ve meşakkatlerle boğuşuyor. İşte buradaki sıkıntılar acılar felaketler ve musibetler onun buraya piknik için gelmediğini ve bu acı dolu hayatın nihai hedef olmadığını gösteriyor.
Dolayısıyla birkaç yıllık gençlik sarhoşluğunun ve üç beş günlük kısa mutlulukların akabinde cereyan eden üzücü olayların sıkıntı dolu günlerin ve daha ömrün ortasında baş gösterebilen arıza ve hastalıkların mevcudiyeti bu hayatın insanı mutlu etmekten uzak olduğunu gösteriyor.
İnsanoğlu 20-30 yıllık sağlık yıllarında topladığı paraların servetlerin ve elde ettiği yaşam imkanlarının ömrün 60'lı 70'lı yıllarında yaşlılığa adım atarken artık tat vermemeye başladığını görünce bu dünyanın fani olduğunu paranın pulun ve diğer yaşam imkânlarının de artık işe yaramadığını anlıyor.
O bu kargaşalı ortamda geçen acı günlerinden de hoş geçen günlerinden de imtihan vermektedir. Acı ve sıkıntı dolu hayat ortamında nasıl sahne aldığı gözetlendiği gibi rehavet ve mutlu anlarda da kalite kontrolden geçmektedir. Onun evliliği sınavdır ticareti sınavdır kazancı sınavdır harcaması sınavdır ve hayatının tümü sınavdır.