İçinde yaşadığımız dönemde kapitalizmin getirdiği üretim ve tüketim biçimi iklim krizi başta olmak üzere birçok çevre sorununun yoğun ve şiddetli yaşanmasına neden olmuştur. Antroposen çağ doğal kaynakların hızla tükenmesini ve kirlenmesini beraberinde getirmiş gezegeni yavaş yavaş yok olmaya terk etmiştir. Böylesi bir tehlikeyi önlemenin ilk yolu sorunun ciddiyetini ekonomik siyasi ve toplumsal yönleriyle bütüncül bir biçimde aktarmaktan geçmektedir. Medyadan çevre sorunlarını bilimsel bir temelde topluma sunması çevresel bilincin oluşmasında rol alması beklenmektedir. Ancak medyanın içinde bulunduğu ekosistem çevre sorunlarının kamu yararı gözeten bilimsel ve çözümcü bir perspektifte ele alınmasını zorlaştırmıştır.
Bu kitapta çevre haberciliğinin "neden nitelikli bir tutum sergileyemediği" sorusuna yanıt aranmış nitelikli bir çevre haberciliği yürütülmesinde yaşanan sorunlar incelenmiştir. Çevre haberciliğinin küresel alanda ve Türkiye'deki uygulama örneklerine değinilmiş tarihsel izlek çerçevesinde mukayeseli bir tespit ortaya konmuştur. Kitap kalıcı ve istikrarlı bir performans sergileyemeyen çevre haberciliğinin ne tür önerilerle geliştirilebileceği üzerine kafa yormuş "nesli tükenmemesi gereken bir gazetecilik türü" olduğunu gün yüzüne çıkarmıştır.