MEĞER
Yaşamak tefekkür inanmak bilim
Bir sağa bir sola ağmakmış meğer...
Gece siyah kefen uykular ölüm
Her şafak yeniden doğmakmış meğer...
Hayat bazen acı gerçeği görmek
Umutlar ekipte hüsranlar dermek
"Gönüller yapmaya" gönüller kırmak
Bazen "zülfü yâre" değmekmiş meğer...
Zindanda kıvranmak dağda gezerken
Yılları düşünmek andan bezerken
Uğraşıp-didinip bir dert çözerken
Yeni yeni dertler yığmakmış meğer...
Sahipsiz yükleri sırtlara vurup
Taş-diken olsa da hak yola girip
Dertlere çileye zulme dik durup
Sevdalara boyun eğmekmiş meğer...
Bir kutlu sevdanın içine dalmak
Çiledeki hazzı yaşayıp bilmek
Huzur bulmak için "veren el" olmak
Engel olan nefsi boğmakmış meğer...
Alçak gönüllülük kimliğin süsü
Yükseldikçe susar arzunun sesi
Göklere yükselen suyun gayesi
Rahmet olup yere yağmakmış meğer...
Nefisler çizince gidilen yolu
Toprağı unutur ağacın dalı
Dünyaya sığmayan nefsin menzili
Bir daracık kabre sığmakmış meğer...