İnsanların hayatı anlama ve algılayış tarzları ile dış dünyanın biçimlendirilmesi arasında nasıl bir etkileşim olduğunun belirlenmesi önemli bir faaliyettir. Özellikle hızlı kentleşme ile birlikte periferideki kültürel değerlerin kentlere taşınmasının ve yansıtılmasının yol açtığı çatışma ve anominin incelenmesi gerekmektedir. Çünkü fiziksel çevre ile kültürel ve sosyal çevre arasındaki uyum veya uyumsuzluk ilişkisini ortaya koymadan bazı sorunların çözümü zordur.
Kültür ve Küreselleşme kitabının iki farklı boyutu bulunuyor. Birincisi kültürel yaklaşımlara göre kültür sosyolojisinin temel kavram sistem ve doktrinlerini klasik literatüre bağlı kalarak açıklamak ve eleştirel olarak yorumlamak. İkinci boyutu ise 20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren karşı karşıya olduğumuz küreselleşme olgusunun milli ve yerel kültürler üzerindeki etkilerini eleştirel olarak tartışmak.
Bu çerçevede kitabın kültür bölümünde kültürün tarihi kavram olarak anlamları üzerine yapılan tartışmalar ve kültür değişmeleri olguları inceleniyor. Küreselleşme bölümünde ise küreselleşme olgusu farklı perspektiflerden açıklanıyor ve sonuçları üzerine düşünceler üretiliyor.
Elinizdeki kitap uzun yıllardan beri süregelen felsefe tarih ve sosyoloji okumalarının tartışmalarının disiplinler arası ürüne dönüşmüş hali. Kitabın felsefi antropolojinin sosyal antropolojinin toplumsal tarihin ve genel olarak toplumsal değişimin merkezindeki kültür kavramının öneminin fark edilmesini sağlayacağına; küreselleşme olgusunun bugünü ve geleceği hakkında ufuk açacağına inanıyoruz.