Yüce Allah'ın yaratmasıyla bu kainattaki yerini alan insanlar daha babalarının sulbünde iken Allah'ın "... Ben sizin Rabb'iniz değil miyim?" (A'râf 7/172) sorusuna "Elbette" diyerek O'nu Rab kendisinin de O'nun kulu olduğunu kabullenmiş ve konumunu ifade etmiştir. En büyük mucize olan Kur'ân da insanın sadece Allah'a ubûdiyet için yaratıldığını ve kul makamında olduğunu beyan etmiştir: "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zâriyât 51/56)
Bu kitapta insanın Allah karşısındaki konumunun ubûdiyet olduğunun tespiti yapılmaya çalışıldı. En başta; Allah'ın insana yönelik ilişki kurduğu en geniş alanları ele alarak ubûdiyetin nihâî olarak Allah-İnsan ilişkisinin bir sonucu olduğunu ve insanın Allah'a yönelik faaliyetlerinin bütününü oluşturduğu görüldü.
Ubûdiyetin; adeta günümüzde gelenekselleşmiş belli fiiller olarak algılanıp daraltılmış bir ibadet anlayışından çok daha geniş bir kapsama sahip olduğunu Kur'ân'î görüş açısından ispat etmeye çalıştık. Kur'ân; ubûdiyeti sadece Allah'a tahsis ederken aynı zamanda O'ndan başkasına kulluktan da uzak durmayı esas alır.