Belagat âlimlerimiz takriben 15. asra kadar kendi alanlarında uzaktan bakınca görkemli heybetli muazzam ve muhkem saraylar ile köşkleri andıran yapılar inşa etmişlerdir. Ancak maalesef biraz yakından bakınca bu yapıların bir kısmının zemininin sağlam olmadığı bir kısmının da duvarlarında çatlaklar bulunduğu müşahede edilmektedir. Bu bakımdan klasik belagat kitaplarında bize sunulan bilgi tespit ve yorumların çağımızda doğuda ve batıda yapılan modern bilimsel çalışmalarla mukayeseli bir şekilde inançlardan ve ideolojilerden bağımsız olarak yeniden ele alınıp kontrol edilmesi eksikliklerinin giderilmesi ve evrensel bir düzeye getirilmesi gerekmektedir. On asrı aşkın bir süre önce müstakil bir ilim haline gelen ve belki de zamanına göre büyük aşamalar ve sıçrayışlar geçiren bir ilmin yaşadığımız bilgisayar uzay robot ve iletişim çağında insan beyni aklı zihni ve dili üzerinde yapılan araştırmalar sonucu elde edilen beyinsel ussal zihinsel ve dilsel bulgular ile verilerden faydalanmaması ve bunlara bigâne kalması düşünülemez.