Cafer Ağa'nın ağzında dökülen her sözü kahvedekiler sanki kendileri yaşamış gibi soluksuz dinlemişlerdi. Yabancı bir taraftan bıyık altından gülümsüyor bir taraftan yeni bir öykü bulmanın tadını çıkarıyordu. Cafer Ağa köyünde yaşanan o günleri hiç unutamamıştı. O gündür bu gündür köyün ne tadı ne de tuzu kalmıştı.
Bir bahar mevsimi geldiler hüzün dolu bir hazan mevsiminde yıldızlar gibi usulca kayıp gittiler. Ardında bıraktıkları kırık dökük hatıralar kalmıştı geriye sadece yadigâr.
Ey ahali!
Gelen çıngırak seslerini işitir misiniz?
Bu gelenler de kim ola derseniz?
Duymayan kulaklar görmeyen gözler işitesiniz.
Leyla bakracını almış Kayapınar'dan
Çoban Yağız elinde armut çiçeği bezeli dal ile
İniyor Çağlayan'dan diyesiniz.