Hiç sevgilisi olmamış engelli bir birey hayal edin. Sapkın çevresinin gece hayatına şahitlik ederken yalnızca gözlemci pozisyonuna hapsolan bir kimseydi o. Nitekim şansını her defasında zorlamak ardı arkası kesilmeyen fırsatları getirmez beraberinde. Engelli olmanın yaşattığı özgüvensizlikten kurtulmak adına şımarıklığı araya koyup sözde zirveye yükselmek değildir mutluluğun anahtarı. Kurgusallığın yanında gerçek ancak toprak olmuş bir dostluğu kaleme alan bu roman zaman zaman âşıkların yollarının kesiştiği satırları da içinde barındırıyor. Muhtacızdır bir nebze umuda. Tutsak edildiğimiz soyut duvarlarımızı kırabilecek miyiz günün birinde? Belki de öylesine kıracağız ki vazgeçmek isteyeceğiz benliğimizden. Zira bedenimiz ve ruhumuz yetersiz başka hayat ve evrenler cazip gelir kimi zaman.