Minicik eliyle demirlerden
tutunup aşağıda oynayan
çocukları daha iyi görebilmek
için sarkmaya başladı.
Bir elinde çikolata vardı.
Onu bırakmamak için
demirlere tek elle tutunuyordu.
Birden dengesini kaybetti.
Bir tüy gibi rüzgârla salınmaya başladı. Sonra aniden yere çakıldı. Başı toprak olan kısma denk gelmişti. Ama çarpmanın etkisiyle bayıldı. Mürüvet demirlerden çıkan gümbürtüyle irkildi. Bir anda neye uğradığını bilemeden;
"Füsun Füsun neredesin?" diye bağırmaya başladı.
Sokak kapısının açık olduğunu o an fark etti. Hemen dışarı çıktı. Balkonda yerde bir çikolata kâğıdı vardı. Korka korka demirlere yanaştı ve tüm cesaretini toplayarak bir yandan da;
"Allah'ım n'olur öyle olmasın" diye yalvararak aşağıya baktı. Ama Füsun yerde hareketsiz yatıyordu. Basamakları ikişer üçer atlayarak merdivenlerden inip Füsun'u kucağına aldı.
"Yavrum aç gözlerini" diye bağırmaya başladı.