Orta Doğu'nun en kadim halkları arasında mühim bir yer edinen Arapların tarihini milattan önce 1. binyıla kadar takip etmek mümkün. Bereketli Hilal adı verilen bölgede dağınık kabileler hâlinde göçebe bir hayat süren bu halk tarih boyunca kabile bağlarını korumuş Arap Yarımadası adı verilen bölgede çeşitli devletler kurmaya muvaffak olmuştur. Tüm kadim kayıtlara rağmen Arap tarihinin kitabî miladı İslâm'la başlar. Kur'an'ın ortaya koyduğu doktrin doğrultusunda şehirli bir halk olan ve Emevî dönemiyle imparatorluk hüviyetine bürünen Araplar dinin onlara işaret ettiği doğrultuda bir medeniyet inşa etmiş bu medeniyet dahilinde birçok milleti de tek potada eriterek bazen onlara Arap geleneklerini aşılamış bazen de kendileri bu milletlerden etkilenmiştir.
Böylesine karmaşık bir tarihe sahip bir milletin tarihini muhtasar bir formda yazmak da çetrefil bir iş. Milattan önceye dayanan kayıtları İslâm'ı ve modernizmin sancılı velvelesini yaşayan bu toplumun tarihini; kronolojinin ve medeniyet kuramlarının zorluklarına rağmen ustalıkla dizayn eden Heinz Halm kitabelerden vakayinamelerden gazetelerden sözlü kaynaklardan ve envaiçeşit tarihî kaynaktan yararlanarak ortaya koyduğu bu eserinde 3000 yılı asan Arap tarihini bir çırpıda özetlemekle kalmıyor tatminkar bir anlatı da sunuyor.