Sahabe nesli masum olmamakla birlikte Kur'an ve sünnetin şahidleri olup Kur'an ve sünneti en iyi fehmedenler ve en iyi şekliyle hayatlarına yansıtanlardır.
Şayet sahabe vahyin şahidleri olmasına rağmen Kur'an ve sünneti olması gerektiği şekliyle anlayamamışsa o halde Kur'an ve sünneti onlardan daha iyi kim anlamıştır?
Sahabeye ta'n edenlere baktığımızda ya gayri müslimdir ya da bid'at ve dalalet ehlidir.
Sahabe neslinden en çok ta'na maruz kalanlardan biri de hiç şüphesiz ki Ebu Hureyre'dir (r.a.).
Ebu Hureyre (r.a.)'nin sünnetin ravisi ve muhafızı olması gayri müslimlerin bid'at ve dalalet ehlinin oklarını üzerine çekmeye sebep olmuştur.
Çünkü sünneti işlevsiz bırakmakla onlara Kur'an'ı diledikleri gibi tahrif etme yolu açılmış olur.
İşte bu yüzden kâfirler bid'at ve dalalet ehli sünnetin ravilerini Hz. Peygamber (s.a.v.) adına yalan uydurmakla itham etmişlerdir.
Sahabeyi müdafaa etmek her müslümanın üzerine bir vazifedir müslümanlardan kim hangi şekil ve metodla müdafaa edebiliyorsa müdafaa etmelidir. Bu sahabenin daha sonraki müslümanların üzerine bir hakkıdır.