Mahşer cephede vatanı milleti uğruna savaşıp gazi olan ve İstanbul'a döndükten sonra kendisini intiharın eşiğinde bulacak kadar hayal kırıklıkları yaşayan Nihat'ın romanıdır. Birinci Dünya Savaşı'nın sebep olduğu çalkantıların fakirlik ve ruhî bunalımların ferdî ve toplumsal ölçekte yol açtığı ahlakî çöküntüleri gerçekçi bir atmosfer içinde sunan Peyami Safa daha romanın ilk sayfalarından başlamak üzere idealist bir insanın hayatta kalmak için ne gibi fenalıklarla yüzleşmesi gerektiğini okuyucuya gösterir. Nihat Çanakkale'de omzundan yaralandığı için gönderildiği İstanbul'da gördüğü manzara karşısında artık Türkiye'nin "masumlar temizler alicenaplar faziletkârlar hasbiler iyi niyet sahipleri ve büyük kalpli insanlarla reziller çalıp çırpanlar imansızlar sonradan görmeler seviyesizler sütü bozuklar hainler ve katillerin omuz omuza yaşadığı bir mahşer yeri" olduğuna inanmaya başlar.