Tasarımcının rolünün değişkenliği temel meseleymiş gibi görünse de tiyatro sanatının "canlı" olma durumu
bu yeni devinimlerin içinde tartışmaya açık. Seyircinin giyilebilir teknolojileri ile dijital bir tiyatro salonuna
girip metahumanların oynadığı bir Hamlet izlemesi fikri kulağa biraz fantastik gelse de teknolojinin evrimi
bunu mümkün kılacak gibi gözüküyor. Peki biletlerini kripto tokenlerle aldığı tiyatro oyununu evinde tek
başına yahut bir arkadaşı ile izliyor oluşu tiyatronun sosyal formunu nasıl etkileyecek? Eğer hissedilebilir
bir evrendeysek yanımızda dünyanın her yerinden gelen seyircilerin varlığını hissetmek mesela? Yahut dil
ile ilgili seçim yapabiliyor oluşumuzun getirdiği özgürlükler...
Tiyatro oyunu hangi dilde oynanırsa oynansın biz kendi dilimizde izliyor olabileceğiz. Buraya kadar
seyirci açısından sanatın tüketiminde konforlu bir alandaymışız gibi duruyor.
Gelelim sanatçının konumuna...