Genç öğretmenin başında şimdi yeni bir fikir uyanmıştı. Neden bu kadınlara okuma öğretmeyecekti? Köye ilk geldiği zaman gerçi erkek ve kadınlar için bir okuma dersi açmış ve onları okutmuştu. Fakat çok iyi biliyordu ki bu derse herkes katılmamıştı. Şimdi bu bir fırsattı. Üçüncü dersin yapıldığı pazar günü bunu kadınlara müjdeledi. Çocuk gibi sevindiler. O gün dersi biraz uzatarak onlara okuma ve yazma öğretmeye başladı. O; siyah tahtaya yazıyor her harfin sesini ağzıyla vererek onlara işittiriyor sonra da yazdığı harfi onların yazmalarını söylüyordu. İlk derste yalnız iki harf olarak a ve b'yi öğretti.
Yarattığı öğretme yöntemiyle kadınlara çok kolay öğretiyor ve öğrenenler zerre kadar güçlük çekmiyorlardı. Bu kolay öğrenme onlarda derse devam hevesini artırmıştı; âdeta bir düğüne gider gibi sevinerek okula koşuyorlardı.