Haset bütün ruhsal enerjimizin kaynağıdır. İlk haliyle korkunç yıkıcı iken aile dediğimiz uygun ortamda kitapta anlatılan süreçlerden geçerek sevgiye dönüşür. Yeterince dönüşmemiş haliyle bütün insan ilişkilerini bozduğu kişiyi arkadaşlık dostluk eşlik ve ebeveynlik yapamayacak hale getirdiği için insanlık kültürü dinler ahlak değer sistemi kullanarak insanları hasetin uyandırılmasından ve denetimsiz bir biçimde ortaya dökülmesinden korumaya çalışmıştır.
İnsanlık kültürünün bu refleksi binlerce yıldır insanlığın devamlılığını sağlamış iken son 50 yılda bu tutum değişmiştir. Bu değişimin nedenlerini anlamak ve oluşturduğu tehlikeyi görmek gerekir.
Haset insanın belki de en önemli duygusudur ama biz bu duyguyu tanımıyoruz.
Bizi içimizdeki haset yönetmeye başladığında büyük hatalar yaparız; bakamayacağımız çocuklar dünyaya getirir yürümeyecek evlilikler yaparız ya da ödeyemeyeceğimiz borçlar oluştururuz.
Hasetin içimizdeki büyük bir enerji kaynağı olduğunu bilmek bizim yeni özellikler oluşturmamızı da sağlayabilir hayatımızı bir çıkmaza çevirmeye de neden olabilir.
Bu küçük kitap son derece yalın ama akıcı ve derin bir anlatımla bu önemli duyguyu her yönüyle anlamamızın ve böylelikle hayatımızı çıkmaza sokmadan sevebilen ve dahası güçlü bir bağlılıkla onu kalbinden yakalayabilen insanlar olmamızın yollarını anlatıyor.
Hem psikiyatriden hem de hayatın içinden gelen gözlem ve tecrübelerle insanın görünmeyen ifadeye dökülemeyen yanlarından herkese sesleniyor.