Türk edebiyatının işaret fişeklerinden Cahit Zarifoğlu'nun eserleri bir duyarlılığın ürünüdür. Zulme uğrayan Müslümanların trajedisi ve akıl almaz direnişi çağına tanıklık eden bir sanatçının kalemiyle ete kemiğe bürünür. O medyanın normalleştirdiği yahut sessiz kaldığı işgalleri diri bir hassasiyetle gündemde tutar ve soluğunu Filistin'deki Afganistan'daki Hama'daki Doğu Türkistan'daki Müslümanlara ulaştırmaktan geri durmaz.
Zarifoğlu bu coğrafyalar ile İngilizler ve Fransızlar tarafından işgal edilen Maraş arasında bir bağ kurar. Yazdığı tiyatro eseriyle Maraşlıların 1920 yılında topyekûn direnerek verdikleri destansı kurtuluş mücadelesini küllenmiş koru tutuşturan süt maşrapasını bırakıp tabancasını doğrultan Sütçü İmam üzerinden anlatır.
Sezai Karakoç'un "Süt ve tabanca... İşte Maraş budur Anadolu budur" dediği yerde korku ile ümit arasında...
Seyirci koltuğuna oturacak kahramanlar onun önüne gelecek heyecanlar ve hiddetler haykırışlar hezeyanlar vahşet sahipleriyle birlikte canlanacak.