Bir eski eserde (1896 yılında basılmış Mir'at-ı
Muhammediye ve Menâkıb-ı Ahmediye adında müellifi
Yusuf Ziya Bey) şu satırları okudum.
[Peygamberin Terekesi (Bıraktığı eşyalar); Yüce
gönüllü Peygamber ve cömertliğin karargâhı Rasûl
sallallahu Teâlâ aleyhi vesellem Efendimiz Hazretlerinin
üzüntü sebebi vefatlarının gerçekleştiği zaman iki Hire
bürdesi (hırka) iki Suhârî elbise Umman izârı bir
Sehûl gömleği Yemen cübbesi ve biri hamîse diğeri
kadife diğeri beyaz üç yün elbisesi birkaç parça takke
bir tabla (mezkûr tablanın içerisinde sakal tarağı misvak
makas sürmedan ve Peygamberin aynası vardı. Aynanın
adı da Midleh'ti. Ve Reyyân ve Muğisadlarında iki su
kâseleri olduğu gibi bir billurdan diğeri ağaçtan iki su
bardakları daha vardı. Bu ağaçtan su kâsesinin üç
yerinde gümüşten veya demirden bendleri ve bir halkası
olup o halka ile duvara ve bir yere asılırdı. Mahdab
adında taştan oyulmuş bir leğenleri Sâdıra adında bir
ibrikleri Garrâ adında bir çanakları dayanmak için bir
âsâları Urcûn adında Mıhsarası (bir tür değnek/baston)
geceleri üzerinde gecelemek üzere bir palasları ve fıtır
sadakasını ölçmek üzere bir ölçekleri (olduğu)]
Bu satırlar tabiri caizse aklımı başımdan aldı. Su
içtiği bardağa bir isim vermek nasıl bir şeydir? İnsan ve
eşya arasında kurulacak ilişki veya madde ile mana
arasında kurulacak köprü bu kadar üst bu derecede
yukarda olabilir mi?