''İrlandaca can çekişiyor ama daha ölmedi!''
İrlanda'nın dört bir tarafının şiddetli patlamalarla sarsıldığı 1979 yazında İngiliz bir ressam inzivaya çekilip uçurumların resmini yapmak üzere İrlanda'nın batı kıyılarında sadece doksan iki kişinin yaşadığı kayalık bir adaya gider. Kısa süre sonra aynı adaya Fransız bir dilbilimcinin de yolu düşer. Dilbilimci İngilizceye yenik düştüğü için ölmekte olan adanın dilini kayıt altına alıp adını akademik çevrelerde duyurma hevesindeyken ressam da burada yapacağı çizimlerle kendisini Londra'nın sanat camiasına kanıtlama arzusundadır. Birbirlerinden pek haz etmeyen bu iki yabancı adadaki yerlileri hiç hesaba katmadan kişisel çıkarlarının peşinden koşarken bambaşka gerçeklerle yüzleşmek durumunda kalır.
Audrey Magee âdeta bir tiyatro metnini andıran güçlü diyaloglar üzerinde kurduğu bu alegorik romanında kendi gerçekliklerini sorgularken çevrelerindeki kültürel yabancılaşmaya kayıtsız kalamayan iki adamın portresini ustalıkla çiziyor.
Sömürgeciliğin karanlık yüzünü kimlik bunalımı dil seçimi ve kültürel çatışmalar ekseninde gösteren Koloni; kişisel olan ile politik olan arasındaki ilişkiye temas ederek kesişme noktalarında ''can çekişen'' değerlerin ilelebet yaşama olasılıkları hakkında düşündürüyor.
''Artık yaşlandım vücudum zayıfladı ama hafızam güçlü. Ben seksen dokuz sene önce burada bu adada doğdum. Doğumumdan bu yana çok zaman geçti ve dünya artık farklı bir yer. Bazı açılardan daha iyi bazı açılardan daha kötü.''