Çocukluğunda babasının serkeşliği ve kendisini terk etmesi yüzünden doğuştan sahip olduğu soylular sınıfı ayrıcalığını yitirip zanaatçılar sınıfına katılan Torino'da uşaklık yapan Savoie'da saatçi oymacı çıraklığı gibi basit işlere giren eziyet gören dövülen sayfası on paraya (sous) müzik notaları kopya eden her çeşit mesleği deneyip her çeşit yoksulluğu tadarak on üç yıl gezici bir yaşam süren Lyon ve Paris'te yıllarca yüksek burjuvaziye ve aristokrasiye öğretmen ve yazıcı olarak hizmet veren Rousseau yaşamı boyunca eşitsizlikle karşılaşmış biridir. Denebilir ki eşitsizlik Rousseau'nun hiç kapanmayan yürek yarasıdır.
Rousseau 1754'te Dijon Akademisi'nin "İnsanlar arasındaki eşitsizliğin kökeni nedir ve bu eşitsizlik doğa yasalarının bir gereği midir?" yarışma sorusunu öğrenince bu konuyu çok önemli çok düşündürücü buldu ve heyecanlandı. Toplumların yazgısı gibi görünen eşitsizlik ve sömürü üzerine rahatça düşünebilmek için Saint-Germain Ormanı'na çekildi. Hazırladığı yazıyı yarışmaya gönderdi; ama Akademi Rousseau'nun yazısını kendi ölçütüne uygun bulmadığı için okumadan reddetti. Söz konusu yarışmayı insanlar arasındaki eşitsizliği ilk günahın sonucu olarak tanımlayan bir papaz kazandı. Rousseau Akademi'nin onayını önemsemeyerek aynı yılın yazında yazısını daha da derinleştirerek tamamladı ve bir yıl sonra "İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Üzerine Söylev" adıyla yüz sayfalık bir kitap olarak yayımlattı. İlk söylevle (Bilimler ve Sanatlar Üzerine 1750) ünlenmiş olan Rousseau bu ikinci söylevle dehasını kanıtlamış ve göstermiş oldu.