Samipaşazade Sezai'nin en önemli eserlerinden biri olan Sergüzeşt Kafkasya'dan kaçırılan ve İstanbul'da köle olarak satılan Dilber'in hayat hikayesini anlatır. Dokuz yaşındayken esir tüccarlarının eline düşen Dilber sonunda zengin bir konakta eğitim görür ve Fransızca öğrenir. Ancak ailenin oğlu olan Celal'ın ona olan aşkı Dilber'in hayatında imkansız bir gönül macerasının başlamasına neden olur.
Roman köleliği ve toplumsal sınıflar arasındaki eşitsizlikleri yansıtırken; Dilber'in esir olarak satılması onun gibi birçok insanın da toplumda ayrımcılığa uğramasının bir örneği olarak karşımıza çıkar.
Samipaşazade'nin dönemin anlaşılmasına ışık tutan bu eseri aynı zamanda edebiyatımızdaki ilk realist romanlardan biri olarak da kabul edilir. Sergüzeşt ile okurlar hem tarihi bir yolculuğa çıkacak hem de insanın iç dünyasındaki karmaşık duyguların yoğunluğunu hissedecekler.