Şehir öyküleri (Şehrengiz). Uzun öyküler II
Battalname'den esinlerle başlayan bir kitabı dedem Seyit Cafer Battalgazi görmüş olsaydı ne derdi acaba? O da bir Türk şövalyesi değil miydi? Benim dedem olur da...
Ben bir hayalperestim. Durmadan hayal kurarım. Ben bir şehnameciyim. Hem de bir kadın şehnameci.
Kısaca söylemek gerekirse şehir tarihçisiyim. Babam da işe böyle girişmiş ama bir üst rütbeye atlayıp vekayinamecilik görevini üstlenmiş. Her dem padişahın yanında ve kuştüyü kalem elinde. O da her daim padişaha bağlı bir hassa görev ifa ediyor.
Beni annemle babam haremdeki küçük odamda yetiştiriyorlar. Biz kızların eğitimi önemli çünkü evlendiğimizde uzak diyarlara gitme ihtimalimiz her an olabilir. Gittiğimiz yerlere de kültürümüzü taşımamız birinci görevimiz değil midir? Kısmet işte... Nasip...