"...Ne var ki sabaha karşı Fitnat'ın kalbi durdu. Avludan yükselen çığlıklar sessizliğin o büyük karnını yırtıp atıyordu. Günlerden beri salgınla boğuşan şehirliler aynı yarada kanamak için akın akın konağa geliyor Rumeli'nin en güzel ve en iyi kalpli kızının son yolculuğunda yanında olmak istiyorlardı. Kısa bir süre içinde sokaklardan taşmaya başlayan mahşeri kalabalık başlarını öne eğerek Fitnat'ın acısını sonraki kuşaklara aktaracaklarına ant içiyorlardı. Selanik matem evine dönmüş; her bakış her susuş acının menzili olmuştu.
Yürekleri delip geçen acı sokakları bulvarları boydan boya geçiyor; Fitnat'ın çok sevdiği Beyaz Kule'nin çıplak bedenine çarpıp kentin üstüne dökülüyor; gökyüzünün gözyaşlarına karışarak taşın toprağın iliklerine işliyordu. Selanikliler; hep bir ağızdan Fitnat'ın türküsünü söyleyerek üç gün ara vermeyen ölüme kahrediyorlardı..."