Bu çalışmada kelam açısından inanç özgürlüğü bağlamında irtidat problemi ele alınıp değerlendirilmiştir. İnanç özgürlüğü kişinin kendi iradesiyle istediği kutsala iman etmesi istediği dini benimsemesi veya benimsememesidir. Bu özgürlük serbest bir şekilde inanmayı inancını açıklamaya zorlanmamayı ve inancından dolayı kınanmamayı gerektirmektedir. İrtidat ise klasik fıkıh kitaplarının ukubat bahsinde ele alınan inanç olarak Müslüman olmayı tercih eden bir kimsenin daha sonra belirli sebeplerden dolayı küfrünü açık bir şekilde ifade etmesi ya da küfrü gerektirecek bir söz söylemesi veya bir davranışta bulunmasıyla açığa çıkan bir suç olarak tanımlanmaktadır.
Yine ek olarak "dinde zorlama yoktur" ilkesi merkeze alınarak inanç özgürlüğü bağlamında dinden dönen kimsenin akıbeti konusunda uygulanan cezai işlemlerin meşruluğu irdelenmiştir. Tarihsel süreç içerisinde bu problemin incelenmesinde ortaya çıkan en temel sorunların başında konunun farklı boyutlarının göz ardı edilmesi gelmektedir. Bu konu daha çok fıkıh kapsamı açısından incelenmiş problemin metafiziksel yönleri ve teolojik boyutu eksik bırakılmıştır. Problemin bu açıdan incelenip kelami bir hüviyet kazanması meselenin daha iyi bir şekilde anlaşılmasına katkı sağlayacağına ve ilgili soru işaretlerinin ortadan kalkmasına imkân tanıyacağına inanıyoruz.