Cumhuriyetin kuruluşunun yüzüncü yıldönümünü yaşıyoruz. Bu yolu açan 1918-1923 arası dönemde verilen Millî Mücadele'dir. Gerek cumhuriyet gerekse onu hazırlayan bu tarihî mücadele daima tek bir bireyin Mustafa Kemal'in zihninde şekillenmiş bir fikrin uygulanması olarak indirgemeci biçimde ele alınmıştır.
Bir İhtilal Olarak Millî Mücadele her şeyden önce Millî Mücadele'yi farklı bir pencereden Marksist bir analiz temelinde anlama çabasıdır. Sungur Savran bu tarihî olayın Marksist anlayışa göre gerçek bir devrim olduğunu savunuyor. Sonuçta bir burjuva devrimi olarak biçimlenmiştir ama özellikle 1918'den 1921 başına kadar başta köylülük ve işçi sınıfı olmak üzere emekçi sınıflar da kendi örgütleri ile bu mücadeleye katılmışlardır. Millî Mücadele bu kitapta her şeyden önce bir toplumun kriz çağında yaşadığı sınıf mücadeleleri açısından ele alınıyor.
Savran bu kitapta epey bir putu kırmaya yöneliyor. Millî Mücadele'nin 19 Mayıs 1919'dan önce zaten başlamış olduğunu vurguluyor. Kuvayı Milliye olarak bilinen güçlerle Ankara hükümetinin askerî güçlerini özdeşleştirmenin yanlışlığını kanıtlarıyla gösteriyor. Mustafa Kemal'in ta Sakarya Meydan Muharebesi'ne (Ağustos-Eylül 1921) kadar Millî Mücadele'nin tartışılmaz lideri haline gelmediğinin altını çiziyor. En önemlisi Sovyet Rusya'nın mücadelenin kazanılmasındaki rolünün vazgeçilmez olduğunu ortaya koyuyor.
Başta Mustafa Suphi olmak üzere Türkiye Komünist Fırkası'nın önderlerinin Ocak 1921'de katledilmesinin gerçek faili hep belirsizlik taşımıştır. Savran bu kitapta aynı zamanda bu cinayetin failini tarihî bir belge temelinde açıklıyor.