Bir adam İtalyan yazının soluk kesen sıcağında terebentin ve talaş kokuları arasında ilk kez içine düştüğü aşkın ve hüsranın buruk metalik tadını anımsayıverir. New York caddelerinin karmaşasında bir tenis kortunda üniversite kampüsünde başka yataklarda bambaşka bedenlerin sıcağında yarım kalmaya yazgılı bu ilk aşk çığlık çığlığa bir teselli vaat eder ona...
Çelişkiler ve saplantılarla dolu bir aşk bu; yorgun bir kale duvarı kazdıkça daralan bir mahzen yara kabuğunu kaldırmanın verdiği haz gerçekleşmemiş arzuların dönüştürdüğü bir haz nesnesi. Peki ama hüsran eşikte beklerken kalbi bir kere daha kırılmak üzere açıp gemileri yakmak mümkün olabilecek mi?..
Adınla Çağır Beni'nin ardından Bul Beni ile aşkın reddedişin gönül yaralarının ve her şeye rağmen yeni olasılıkların peşine düşen André Aciman'dan zihnindeki kapana kısılıp merkezini kaybedenlere kalbi batıdayken bedenleri doğuya göçenlere kadim bir muamma...