Vakit sabaha karşı olmuştu ışıkları sönük camekânlı kantini kapalı kır kahvesinde. Ceketlerimizin yakalarını kaldırmış tahta koltuklarımıza iyice büzülmüş karanlık vadide yalnız oturuyorduk. Bir an korktum ürperdim -soğuktan ıssızlıktan değil. Sözlerinde somutlaşan masalının sonunun benim yaratmak istediğim masalın kaderini belirleyeceğinden korkuyordum. Sonucun onun için başlangıç olabileceğinden korkuyordum. Bu anın da bir zaman geçmiş eski geçmiş mişli geçmiş anlamsız geçmiş olacağından korkuyordum. Ona kapıları açacak vuslatın bana kapıları kapayacağından korkuyordum. Hamid ağır acı bir gayretle anılarına masalına sahip çıkmak istercesine sanki itirafının her şeyi söylemenin acı geri dönülmez bilinciyle sona başlamak için ağzını açtı.
"Hayır hayır Hamid!" dedim. "Hayır başka öğrenmek istemiyorum kalsın burda Hamid... öğrendim artık!"
Biraz büyüme biraz kabullenme ve belki de biraz kendini bulma öyküsü Hamid'in öyküsü.
Yuva bildiği okulundaki son yıllarının ve hayata atılmaya az bir zaman kalmasının öyküsü.
Peki leylekler gerçekten yuvaya döndü mü?