"İngiltere'nin bugünüyle İtalya'nın geçmişi arasındaki gerilimleri büyüleyici bir sıcaklıkla anlatan bu kitap kendine özgü hikâyeleriyle etkileyici bir aile destanı olmakla kalmıyor her iki ülkeyi günümüzde de şekillendirmeye devam eden tarih birikimini de mercek altına alıyor."
Tim Parks Kader Europa ve Ben Buradan Okuyorum kitaplarının yazarı
Thea Lenarduzzi ilk kitabı Karahindibalar'da anı ile deneme türleri arasında gidip gelen parçalı bir yapıyla aile tarihçesinin izlerini sürüyor. İkinci Dünya Savaşı öncesi İtalya'sında büyüyen Natalia Ginzburg'un o döneme dair yazdığı metinlerle dirsek temasında olan Karahindibalar'da Lenarduzzi tıpkı kendisi gibi yaşamının büyük çoğunluğunu İngiltere ve İtalya arasında mekik dokuyarak geçiren büyükannesi Dirce'nin anlattığı hikâyeleri kitabına ustalıkla eklemliyor. İtalyan bir baba ve İngiliz bir annenin kızı olan Lenarduzzi büyükannesinin anlattıkları ve kendi anıları aracılığıyla iki farklı ülkeye yayılan yaşamını anlamlandırmaya gayret ederken sevilenler ve kaybedilenler ölümler ve yeni başlangıçlar sevinçler ve kederler üzerinden kimlik aidiyet ve hafıza gibi meselelere odaklanıyor. Sözlü anlatı geleneğine yaslanan büyükanne Dirce'nin hikâyeleri Karahindibalar'ı salt bir aile hikâyesi olmanın ötesine taşıyarak ona faşizmin yükselişi ve çöküşü Mussolini Kızıl Tugaylar dil ve batıl inançlar yemek kültürü ve anlatı gelenekleri gibi konular üzerinden sosyolojik ve tarihsel bir arka plan kazandırıyor. Lenarduzzi ilk kitabı olmasına rağmen son derece yetkin ve kendinden emin bir üslupla aktardığı ve rüzgârda uçuşan karahindibaları andıran hikâyelerle okurlarını etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor.