Beş ana boyutuyla depreme sosyalbilimsel analizler sunan bu kitap depremzedelerin acılarını kendine dert edinmekte ve kavramsal kuramsal ve emprik incelemelere girmektedir. Bu nitelikleriyle kitabın temel amacı soğukkanlı bir şekilde sosyal boyutlarıyla depremi anlamak ve etkin eylemler için aktörlere ufuk açıcı öneriler geliştirmektir. Ancak bu kulağa geldiği kadar kolay ve mekanik bir iş değildir. Kavramsal ve kuramsal dayanaklardaki farklılıklar bu bağlamda "anlama" ve "öneri geliştirme" süreçlerini etkileyecektir. Nitekim bu etkiyi bu kitabın hazırlanmasında görev alan yazarlar arasında izlemek de mümkün olacaktır. Farklı sosyal/akademik ardalanlara ve kurumsal aidiyetlere sahip yazarların bazen benzer tespitler yaptığını görmek kadar bazen aynı konuda tamamen zıt analizler ve çıkarımlar yaptığını izlemek de okuyucu açısından kitabı belki şaşırtıcı belki de verimli kılacak bir husustur.