Şüphe yok ki 21. yüzyıl bütün dünyada okyanuslar ve denizler yüzyılı olacaktır. Zira insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar okyanus ve denizlere bağımlı olacaktır. Bugün Ege ve Doğu Akdeniz'de yaşananlardan bu gerçeği öğrenmemiz gerekiyor. Türkiye coğrafyası itibarı ile bir deniz ülkesidir ancak denizci bir devlet değildir. 21. yüzyılda Türkiye'nin gerek jeopolitik gerekse ekonomik perspektifte geleceği denizlere tam bağımlı olacaktır. Türkiye'nin denizcileşmesi bir seçenek değil artık zorunluluktur. Bu çerçevede savunma güvenlik ve refah yaratan denizlerimize devletin her açıdan önem vermesi ve bu alanda durumsal farkındalığını artırması gerekir. Türk Boğazları Mavi Vatan olarak da adlandırılan deniz yetki alanlarımız ile KKTC'nin bağımsız varlığı deniz jeopolitiğimiz çerçevesinde vazgeçilmez çıkarlarımızın olduğu alanlardır.
Devletin egemen gücü yasama ve yürütmede denizciliği gerçek anlamda partiler üstü bir ülküye dönüştürerek siyasi ekonomik kültürel ve sosyal alanlarda elle tutulur projelerle somutlaştırabilir ve hepsinden önemlisi "Toprak Gemi" Anadolu'nun iç kısımlarına deniz kültürünü taşıyabilirse Türkiye'nin kaderi değişecektir. Deniz kültürü ile farkındalığı artacak Türk milleti denizciliğin her alanında ekonomik çıkarlarını çoğaltıp genişletirken denizi ve onun eşsiz kültürünü yaşam tarzının önemli bir parçasına vazgeçilemeyecek şekilde ekleyebilecektir. O gün geldiğinde daha bağımsız daha uygar daha demokratik daha akılcı daha bilimsel daha üretken daha çalışkan daha cesur daha çevreci ve tüm bunların sonucunda daha zengin ve daha mutlu olacağız.