Ahlâkî bir emirin aynı zamanda dinî bir emir olduğu İslâm'da dinî emirler ile ahlâkî görevler birbiriyle o derece kaynaşmıştır ki âdeta birbirlerinden ayrılmaz bir bütün meydana getirmişlerdir. Bunun bir sonucu olarak İslâm toplumlarında İslâm ve ahlâk çoğunlukla eş anlamlı görülmüştür. Amacı gerek insanı gerek insanın mensubu olduğu toplumu iyi güzel doğru akıllı ve mutlu kılmak olan ahlâk bu yönüyle İslâm'la aynı anlamları içermekte ve aynı amaçları hedeflemektedir.
İslâm'ın özellikle hayatın ahlâkî boyutuna getirdiği; insanı ve toplumu iyiye doğruya ve güzele ulaştıran kurallarından derinden etkilenen Türkler; Müslümanların iyi güzel huylarla bezenmelerini sağlamak onları hakikate sevk etmek topluma ve devlete faydalı İslâmiyet'in faziletlerini yaşayan ahlâklı bireyler yetiştirmek amacıyla güzel ahlâkı anlatan Türkçe pek çok eser kaleme almışlardır.
Osmanlı'nın kurulmasıyla İslâm Ahlâkı bu toplumun hem düşünce hayatında hem de bizzat yaşayışında yer etmiş ve bir hayat tarzı haline gelmiştir. Yaklaşık altı asır gibi bir zaman dilimi içinde birçok bilgin bu ahlâkın nazarî ve amelî zeminini belirlemeye çalışmış; ahlâkın ilmî zemine sahip olması noktasında ortaya çıkan meseleleri inceleyen ve irdeleyen bir çok eser kaleme almışlardır. Klasik Türk edebiyatında tercüme edilmiş eserler kadar telif eserler de önemli bir yer tutmuş; İslâmî Türk edebiyatının ilk dönemlerinden itibaren Arapça ve Farsçadan yapılan tercümelerle nesir alanında önemli bir aşama sağlanmışken telif eserlerle beraber köklü bir ahlâkî metinler geleneği meydana getirilmiştir.
Elinizdeki çalışma bu geleneği oluşturan geniş külliyatın cüz'i bir kısmını "Osmanlı Ahlâk Kitaplığı" başlığı altında okurlarımıza sunmak erdemli bir toplumun inşasında ecdadımızın hangi referanslar ve âmillerle hareket ettiğini anlamak arzusunun bir neticesi olarak hazırlanmıştır.