Edebiyatımızda özellikle söz konusu eleştiri
olduğunda nice zamandır hastalıklı bir sessizliğin
hüküm sürdüğünü görüyoruz. Yapay Şair-ler kendi
metinleri dışında başka şiirler ile hiç ilgilenmiyor
görmüyorlar bile: Kör. Pişikten huzursuz kan
çıbanından oturamaz ve diş ağrısından uykusuz olması
gereken bu zümre etrafta uçuşan Yapay Şiir-lerden
rahatsızlık duymuyor ses de çıkarmıyor: Dilsiz. En
babasıysa kafasına kuş pislemiş gibi mırıl mırıl
mırıl-danıyor. İşte Kadir Tepe taşan bardağı kırıp bu
iplemezliğe karşı bir eylem planında bulunuyor fakat
bu plan bize sattıkları (en azından satmaya çalıştıkları)
"çiçek-böcek" gibi bir kumar oyunu değil iltihaplı
gördüğü yeri ısırıp tükürmek için tebdili kıyafet
çarşılarda gezen bir ısırma hastasının her seferinde
kazandığı bir pazar-lık: Kumar. Tıpkı huzursuzluğu
seven bir Çâlâb'ın rahatsız etmeyi amaç edinen kulu
gibi: Kumarda yalnızca dişlerini kaybeden...
"'Halk' masallarına inanma. Emir alma emir verme.
Sat hatıralarını antika seni ilgilendirmiyor bugün.
Küçümsenmeni engelleme! Asla taklit etme. Isrardan
vazgeçme nazlanma ve delişmenliğini koru. Şık ol.
Bütün katiller iyi giyinirler çünkü."