Yetimlerle ilgili bu araştırmayı yapmaya niyetlendiğimde bir anda her yerden önümüzdeki yıl için yetim temalı akademik etkinlik ve program mesajları gelmeye başladı. Ertesi yıl 6 Şubat depremi gerçekleşti ve programlar iptal edildi. On binlerce çocuk deprem nedeniyle yersiz-yurtsuz yetim ve öksüz kalmıştı. Çalışmayı tamamlamak üzereyken Gazze'deki olaylar patlak verdi ve ardından kıyım başladı. 21. yüzyılda bütün insanlığın gözleri önünde büyük bir vahşet ve soykırım yaşanıyordu. Ne yazık ki bu büyük trajedide şimdiden binlerce çocuk yetim ve öksüz kaldı.
Her yıl yüzbinlerce çocuk maalesef çeşitli sebeplerle anne ve/veya babasını kaybetmektedir. Yetim demek özel bir gönderimdir. "Yetim" bizim inancımızı ve insanlığımızı test eder. O biricik tek ve değerli olanın insanlar ve vicdanlar arasında kaybolması silinmesi demektir bazen. Bazen Peygamberin aziz hatırası bazen de kutsanmışlığın diğer adıdır. Yetimlerin varoluşsal ve psikolojik açıdan dini duygu ve yaşantılarına odaklanan bu çalışmada yetişkinlikten yetimliğe bakmaya ve onların hayatını anlamaya gayret ettim.