"Ekonomik eşitsizlik hakkında her şeyi öğrendiğinizi sanıyorsanız tekrar düşünün."
Steven Pinker
"Ezeli çatışmalarımızın ardındaki itici güçlere son derece kasvetli ama aynı ölçüde aydınlatıcı bir bakış"
Kirkus
"Kuşatıcı kışkırtıcı ve ezber bozucu."
New Yorker
"Gelir ve servet eşitsizliğinin tarihsel dinamiklerine ilişkin anlayışımızda bir kırılma noktası."
Peter Turchin
"Cesur şaşırtıcı ve çok önemli bir kitap bu. Scheidel'in kabiliyetinden ve verilerinin sağlamlığından etkilenmemek mümkün değil."
Michael Mann
"Umut kırıcı ama ikna edici."
The Economist
İnsanların yerleşik hayata geçtiği günden beri maddi eşitsizlik uygarlıkların en temel ve belirgin özelliklerinden biri olageldi. Çok büyük bir zenginlik çok küçük bir zümrenin elinde toplanırken diğerleri kitleler hâlinde açlık ve sefalet içinde hayatta kalma mücadelesi verdiler. Bu durum o kadar yaygın biçimde kanıksandı ve dünyanın olağan hâli olarak görüldü ki herkesin kapısını er ya da geç çalacak olan ölüm birçok kültürde her türlü eşitsizliği en sonunda ortadan kaldıran tek gerçek eşitleyici olarak algılandı. Hatta insanın ölümlü oluşu eşitsizliğin mağdurlarına zaman zaman huzur bile verdi. Peki tarihte maddi eşitsizliklerin ortadan kalktığı zamanlar olmadı mı? Bundan sonra olamaz mı? Olursa bunun bedeli ne olacak ve biz buna hazırlıklı mıyız?
Walter Scheidel birçok ödül kazanan maddi eşitsizlik sorununa sarsıcı bir bakış getirdiği bu abidevi çalışmasında işte bu temel sorulara bir yanıt arıyor. Tarih boyunca eşitsizliği ortadan kaldıran zengin ile yoksulu ayıran servet dağlarını dümdüz eden yüz yüze gelenlere kıyamet saatinin geldiğini düşündüren mahşerin gerçek dört atlısıyla bizi tanıştırıyor: büyük savaşlar devrimler salgınlar ve devletlerin yıkılışı. Primat atalarımızın yaşadığı Afrika'nın savanlarından Amerika'nın en eski yerli uygarlıklarına Uzakdoğu ve Mezopotamya'nın kültürlerinden Avrupa'nın Ortaçağına ve bugünün modern dünyasına kadar bu yıkıcı güçlerin bireylerin ve ulusların kaderini nasıl durmaksızın yeniden şekillendirdiğini ve oyun alanını nasıl eşitlediğini gözler önüne seriyor.
Bir anlatıdan ziyade manifesto niteliği taşıyan bu kitap herkesin bildiği sırları ifşa etmenin ne denli zahmetli bir iş olduğunu da gösteriyor.