Yorgun bir kalbi onun kadar yorgun bir bedenin içine hapsetmek kadar acizce! Tamir için attığın her ilmekte; acıdan inlediğine şahit olmak kadar çaresizce! Her yarığı yaralı ellerle sarmaya çalışmak kadar imkansızca! İçinde kaldığın kan gölünde yaşama tutunmaya çalışacak kadar ahmakça! Kalbin cehenneminde bir cürüm ateş ile kavrulacak kadar günahkarca! Derdinde büyüdüğünü göremeyecek kadar kör iniltisinde ninni söylediğini duyamayacak kadar sağır ve sevgiyi dilenecek bir kimse olduğunu söyleyemeyecek kadar dilsizce! Her fırsatta insan olduğunu unutan ama hatırladığı zamanların lanetinde yaşlanmak kadar gerçekçe!..
İnsandık sadece!.. Acıyan acıtan acınan! Gözlerindeki kederi kahkaha ile saklayan! Büyüdükçe tükenen! Yaşadıkça yalnızlaşan! İnsandık sadece!.. Merhametsiz muhtaç ve umutsuz! Yaşamaktan yorulmuş! Kimsesiz kimlikler de kalabalıktan kaçar olmuş! Ve yüreğindeki yaraları kopardığı parçalarıyla saran! İnsandık sadece!.. Kendine herkesten daha uzak olan! Kendine herkesten daha zalim! Ve herkesten daha öfkeli! İnsandık sadece!... Herkes kadar uzaktık; kaybolmuş kandırmış kandırılmış ve içinde ki karanlık küflü irin kokan zindanlarında ki küçük çocuklardık! İnsandık sadece!.. İnsan olmaktan en aciz olan insanlardık! Hadsiz hudutsuz ve kanunsuz..