Bu özgün inceleme çok dile getirilmese de önemli bir sportif toplumsal ve tarihsel kesiti konu ediniyor ve o "pek bahsedilmeyen" dünyadan bakarak bir tarih yazımı denemesine girişiyor. Öte yandan kitap boyunca bu anlatıya eşlik eden ondan beslenen pek çok özgün spor makalesi de egemen kapitalist sporun "popüler" kısmına eleştirel bir müdahalede bulunuyor. Çalışma sporun bilinenin aksi yönde de bir tarihbirikim ve deneyime sahip olduğunun altını çizerken bunu rutin olan ile ritüele dönüşeni aktararak ve fakat bu ikisinin reddiyesini vurgulayarak yapmayı deniyor. İçerisinde özgün bir tarih anlatısı klasik spor içeriklerinin dışına taşan makaleler ve özel bir söyleşinin de bulunduğu kitap sporun alışılmış teamüllerinin ötesine geçiyor. Kitap en kısa haliyle egemen spor ideolojisinde "rutin" olanın yine egemenlerce "ritüele" dönüştürülenin sınıfsal bir "reddiyeye" ihtiyaç duyduğunu işaret ediyor; sporun alternatif toplumsal ve "gölgede bırakılan" sınıfsal izlerini merak edenleri birlikte sorgulamaya çağırıyor.