20. yüzyılda ve Mısır tarihinin en önemli dönemlerinden birinde yaşamış olan Muhammed Ebû Zehra (1898-1974); henüz çocukluğunda ilimle iç içe olmuş küçük yaşta Kur'an'ı ezberlemiş ve dinî ilimler okumaya başlamıştır. O yaşamı boyunca tefsir ilmine büyük bir gayret ve azimle emek sarf etmiş; fıkıh usul-i fıkıh tefsir kelâm hadis kıraat mantık sarf nahiv gibi birçok ilmi tahsil etmiş; tarih kimya fizik coğrafya ve matematik gibi bazı müsbet ilimlerle ilgilenmiş seçkin bir ilim adamıdır. İtikadda Ehl-i sünnet fıkıhta Hanefî bir ilmî şahsiyet olan müfessir; İslâm dünyasında kendisini şöhrete ulaştıran tefsir fıkıh gibi birçok sahada yetmişe yakın eser telif etmiş; yazdığı tebliğleri makaleleri yanında ulusal ve uluslar arası birçok ilmî konferansa iştirak etmiştir. Ebû Zehra'nin tefsir sahasındaki en önemli eseri Zehretü't-Tefâsîr adlı tefsiridir ve bu eser ilk olarak 1951 yılında aylık çıkan Livâü'l-İslâm dergisinde tefsir ettiği âyetlerin yayımlanmasıyla başlayıp; elinde tefsirini yazdığı kalemi Neml sûresi 19. âyetlerinin bulunduğu sahifenin açık olduğu mushafı ve yazdığı tefsir sayfaları varken vefat ettiği ana kadarki yirmi üç yıl gibi uzunca bir zaman boyunca devam ettirdiği tefsir çalışmasını içermektedir. Kur'ân'ın 30 cüzünden 19 cüzüne tekabul eden ve yetmişe yakın farklı fasiküllerden oluşan bu tefsir çalışması 2002 yılında Dârü'l-fikri'l-Arabî tarafından on cilt halinde Zehretü't-Tefâsîr ismiyle Mısır'da basılmıştır. İslâm'ın temel kaynağı olan Kur'ân-ı Kerîm'in sahih şekilde anlaşılması ve yaşanması için telif edilen söz konusu eserde rivayete ağırlık verilmesi yanında dirayet de ihmal edilmemiştir. Kur'ân'ı Kur'ân'la ve Sünnetle tefsirine öncelikle dikkat edilmiş; ayetlerdeki belâğî inceliklere yer verilmiştir. Tefsirde lügat sarf ve nahiv konularına değinilmiş kıraat noktasında bolca örnekler verilmiş; Fıkhî ve Kelâmî konular kendine has üslupla ele alınmıştır. Kaynaklar özenle seçilmiş; İslâm dünyasında muteber kabul edilen tefsirlerden nakiller yapılarak birçok görüş bir arada sunulmuştur. Kısacası bu eserle tefsir sahasında kendinden sonraki nesillere kalıcı ve oldukça zengin bir miras bırakılmıştır.