"Kim olduğumuzu geldiğimiz yer belirler ama kim olacağımızı her gün biz seçeriz."
"Rüzgârların Masalıydım" romanı Türkiye'nin en kuzey ve en doğusu olan bir coğrafyada doğan küçük bir kızın hikâyesidir. İnsan yaşamının en önemli dönemi çocukluktur. Epictetus: "Bir insanın anavatanı çocukluğudur" diyor.
Gün gelir insanlar değişir kim olduğunu keşfeder. C. Pavese'nin dediği gibi: "Hayat yaşantı aramak değil kendimizi aramaktır."
Yaşam denilen bu yolculukta her insan gibi Sonser de kendini arıyordu. Öğreti yerine deneyimi söz yerine eylemi anlamlı kılmak adına; eşit ve hayatı olduğuna inandığı şeylerin uğruna mücadele edebilmek için içindeki büyük yürüyüşü başlattı.
Kalabalık bir aile içinde geçen çocukluk yıllarında düş kurmayı öğrenen kendini keşfetmeyi en büyük sorumluluk kabul eden küçük bir kızın hikâyesini okurken; okur kitabın bir yerinde kendiyle karşılaşsın geçmişiyle bugünü arasında bir yolculuğa çıksın istedi.
Dünyanın her köşesinde hayatlar yaşanır geriye hikâyeleri kalır. Anlatılmaya değer yaşama iz bırakan hikâyeler. Zamanın içinden bizi çekip alan hikâyeler. Neyin doğru neyin efsane olduğunu zaman gösterir. Bazı doğrular zaman içinde unutulur. Ama bazı efsaneler rüzgârla fısıldanacak...