Dilimizin adı neredeyse yazıldığı ilk günden beri metinlerde Türkçe olarak geçer. Biz Türkçe adını ilk kez 9. yüzyılda yazılmış Uygur metinlerinde görürüz. Zaten yazılı Türkçe metinler de ilk kez 8. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Demek ki yüz yıllık bir gecikme ile 9. yüzyıldan itibaren Türkçe adını kendi metinlerimizde görmeye başlıyoruz.
Türkçenin doğduğu topraklar bugünkü Moğolistan'ın olduğu topraklardır. Türkçe orada ilk kez bengü taşlar üzerine yazıldı. Türkçe ilk kez orada sonsuzluğa kazındı. Türkler bu topraklardan göç etmeye başladıktan sonra yalçın kayaları aştılar susuz çöllerden geçtiler başka toplumlara karıştılar çeşitli dinlerle karşılaştılar yaşam biçimlerini değiştirdiler. Bu çetin yolculukta belki epey hırpalandılar fakat ne Türklüklerinden ne de Türkçelerinden vazgeçtiler. Azınlıkta kalanlar belki her ikisini de kaybettiler belki yüzyıllarca başka dillere hizmet ettiler başka gönüllere aktılar. Çoğunluktan ayrılmayanlar da Tonyukuk'un izinden yürümesini bildiler.
Cumhuriyetimizin 100. Yılında Türkçemiz kitabı Türkçenin 1300 yıllık yolculuğunun başlangıçtan günümüze serüvenini anlatmaktadır tanıklı ve belgeli olarak. Dilimiz ilkin hangi metinlerle gün yüzüne çıkmış hangi harflerle yazılmış? 13. yüzyılda Anadolu'da "yazılı" bir dil olabilmek için nasıl bir savaş vermiş nasıl kendisini kabul ettirmek zorunda bırakmış arada ne zamanlar ötelenmiş ne şekilde örselenmiş? İşte bu kitapta bunları bulacaksınız.