Günötesi İnsanları antikiteden beri insanların arasındaki eşitsizliğe bir ağıt ve modern bir anıt niteliği taşıyor. İsmiyle müsemma olan bu anlatı; gün görmemişlerin ötekilerin sesi duyulmayan insanların sesini barındırıyor. Necla Daloğlu yer yer masalsı biçemiyle okuru şaşırtarak acı gerçekleri de üslubunda demliyor. Gelecek yılların belleğine; depremin soğuk dehşetini ve sosyolojik imlerini taşıyor.
İki bölüme ayrılarak örülen Günötesi İnsanları'nın ilk bölümü uzun öykülerden oluşuyor. İkinci bölümü ise küçürek öykülerden oluşuyor. Muhteviyattaki her öykünün poetik dengesini de oluşturan Daloğlu okuyucuyu kederli heyulalara davet ederken gerçekliğin izleğinden kopmuyor.