Kur'ân tilâveti öteden beri Hz. Peygamber döneminde pratize edilen ve sonraki süreçte adına tecvîd denilecek kaideler bütününe göre icra edilerek zamanla bir tilavet kültür gelenek ve birikimi oluşmuştur. Buna rağmen gerek Arap dünyası gerekse ülkemizde kimi çevrelerce alanın belki de ilk kapsamlı eseri sayılabilecek er-Ri'âye göz ardı edilerek ideolojik okumalarla tecvîdin bidat olduğu iddia edilmektedir. Tecvîdin olgunlaşarak günümüze intikal sürecindeki olgu ve olaylara tanıklık eden tarihsel bağlam tespit edilmeden tasavvur ve dönüşümler göz ardı edilerek müstakilleşme süreci ve bu zaman zarfında tebarüz eden literatürün tespiti yapılmadan bu tür yersiz temelsiz ve hakkaniyetsiz iddialara cevap verilebilmesi mümkün değildir. Bu açıdan dönemin ilmî dinî kültürel hususen de kıraat ve tecvîd birikimine dair önemli izlerini taşıyan tecvîd kültür tarihimizin önemli yapı taşlarından birini oluşturan Mekkî'nin (öl. 437/1045) er-Ri'âye adlı eseri çalışmamıza konu olacaktır.