Resûl-i Ekrem'den iki yaş küçük olan Hz. Ebû Bekir Kureyş kimliğine sahip olup çocukluktan itibaren ondan ayrılmadı. Allah Resûlü'ne tereddütsüz iman ederek doğruluğuyla ön plana çıktı. İslâm dinine yürekten bağlı kalarak Müslümanlara hizmetiyle destanlaştı. Allah Resûlü'nün sırdaşı dava arkadaşı ve hicrette yol arkadaşıydı. Hz. Peygamber'in içinde bulunduğu bütün sivil ve askeri faaliyetlerin hepsinde bulundu. Allah Resûlü'nün kayınpederi olma şerefine nail olarak hastalığında Müslümanlara namaz kıldıran yegâne kişiydi.
Hz. Peygamber'in vefatıyla kısa süreli şaşkınlık geçiren Müslümanları toparlamayı başaran Hz. Ebû Bekir krize dönüşme ihtimali son derece yüksek olan Müslümanların yeni yöneticisini belirleme hususunda belirleyici rol oynadı. Halkın teveccühüne mazhar olarak ilk halife seçilme şerefine ulaştı. Müslümanların birlik ve beraberliğini diğer sahâbîlerle birlikte başarılı bir şekilde sağladıktan sonra Allah Resûlü döneminde başlayan fakat sekteye uğrayan fetih hareketlerini tekrar başlatarak İslâm dininin evrensel mesajını yeryüzündeki diğer bölgelere ulaştırmaya çalıştı.