İnsanoğlu toplumsal bir varlıktır. Yaratılışı gereği toplum hâlinde yaşayan insan kendisinin üzerinde bir güç olarak kabul ettiği bir otoriteye dâima sahip omuş bütün istek ve davranışlarında başkalarının görüşünüde alma uygusunu tasımıştır.İstişare İslâm'ın ortaya koyduğu ve son derece önem verdiği insânîahlâkî sosyal ve mânevî değerlerden biridir. Medeniyetin temel taşlarından biri olan şûrâ karşılıklı düşüncelerin ortaya konduğu samîmî diyalog ortamında görüşlerin tartışıldığı en doğruya en iyiye en güzele ve en yararlı olana erişebilme amacıyla yapılan görüşme ve tartışmadır.Hz. Ali: "(Yâ Rasûlallah!) Senden sonra hakkında Kur'an inmemiş ve senden de bir şey duymadığımız bir iş başımıza gelirse (nasıl hareket edeceğiz)" dediğinde Allah Rasûlü:"Ümmetimden ehl-i ilim ve ilmiyle âmil olanları o iş için toplayınaranızda şûra yapın bir tek görüşle hükmetmeyin" buyrulmuştur.Her konuda ehili ilim ve ihtisas erbâbıyla istişâre edilebilir en isâbetli ve en doğru görüşe varabilmek için her konuda ilmî tartışmalar yapılabilir. Ancak Kur'ân-ı Kerîm'in ve Sünnet-i Seniyye'nin açık hükmü (nass) kesinlikle tartışmaya açılamayacağı açıktır.Hakkında şer'î bir hüküm bulunmayan ba'zı dünyevî idârî ve siyâsî mes'eleler hakkında müşâverede bulunarak o işi Allâh Teâlâ'nın murâdına en yakın bir şekilde halletmeye çalışmak Kur'ânın emri Peygamber Efendimizin de sünnetidir.