Gitmeye muhtaç değil midir insan? Gitmeden yaşanabilir mi? Gitmeden yaşayan biraz ölü değil midir? Çoraklaşınca toprağı kalmayınca suyu çiçeği düşüp de yollara gitmek zorunda değil midir insan? Kitaplara şehirlere ülkelere insanlara dağlara... Gitmek yeniden doğurmaz mı bizi elimizden tutup ayağa kaldırmaz mı?
Bu kitap; algıları zedelenmiş gerçekliği yağmalanmış ve "ben" derken kimden söz ettiğini bilemez hâle gelmiş çağcıl insanı yepyeni bir anlam arayışına çağırıyor. Bu arayışın bir direnişle sonuçlanmasını sağlayacak sorular soruyor. Şehrin uğultusunu geride bırakıp papatyalara sığınmayacak mısın? Şu zonklayan yalnızlığını yatıştırmak için neden bir ağaç gövdesine sarılmıyorsun?
Susmalı şimdi. Zaman gözlerin zamanıdır. Gözün gördüğünü hangi söz anlatabilir. Sus sözle bulandırma sessizliği.