İletişim çalışmalarının tarihçelerini sunan ya da iletişim alanındaki başlıca yaklaşımları sınıflandıran birçok yapıtta Frankfurt Okulu kimileyin görmezden gelinmiş kimileyin tarihsel bir uğrağa sıkıştırılıp bırakılmış kimileyin de Okul'un bir yada da iki üyesinin düşüncelerinin kısmi yorumlarına yaslanan birbirlerinden farklı ama hiçbiri de Okul'un mirasının çok yönlü doğasını barındırmayan kategorilerin içine hapsedilmiştir. Kejanlıoğlu bu saptamaya dayanarak Frankfurt Okulu'nun iletişim çalışmaları açısından tarihsel bir uğrakta bırakılmakla yetinilemeyecek ve kitle kültürü ekonomi politik yaklaşım gibi kategorilerin içine sığdırılamayacak önemini vurgulamaya; iletişim nosyonlarına ilişkin sunduğu kimi zaman çelişkili görünen içgörülerini ve tam da bu içgörüler yoluyla yöneldiği özgürleşme arayışını göstermeye çalışmaktadır.