Piyanonun ruhu dansa iteleyen notaları bir ipe sıralanmış gibi havaya karıştı. Sihirli bir parmak tuşlara can üflüyor kaçkın notaları dize getiriyordu. Müphem çevremde bir tur attı. Adımları acı verecek kadar aheste asaletinden kör edecek ahenkte zarifti. Bu aynı zamanda bir oda dolusu oksijenin ciğerlerime yetemediği ilk andı.
Alessia yirmili yaşlarda görünse de aslında binlerce yıl önce doğmuş Yaşam Kanı'dır. Günün birinde onu Doğa Ana yapan büyüsünü keşfeder ve evinin zemininde açılan bir delikten aşağı kirli sefil ve kurtarılmaya muhtaç olan Araf'a düşer. Bu topraklara ait olduğunu ve asırlardır büyülü evrenlerde tutsak edildiğini
öğrenmeden önce kaderi imkânsız aşkı Müphem'le birleşir.
Müphem Ambrose'un günlüğünü bulup Araf'ı kurtarmaya yemin etmiş ölümcül dokunuşlu Azrail'dir ve bu yüzden eldivenlerini asla çıkarmamaktadır. Alessia'nın teniyse eldivenleri yokken dokunabildiği tek tendir.
Araf ruh yiyen bir imparatorun elindedir. Üstelik asırlardır hiçbir ruh cennet veya cehenneme gidememiştir çünkü imparator ruhlarla besleniyordur. Her biri Yaşam Kanı'nın yani Alessia'nın bir gün bu topraklara hayat getirmesini bekliyordur. Araf'ın kaderi Ambrose'un kayıp günlüğüne bağlıdır. Kurtuluşu arzulayan herkes
bu günlük için seferber olurken içinde yazanları okuyabilecek tek kişi Alessia'dır. Alessia ölü diyarın ölü topraklarını Müphem'le birlikte kötü kaderinden kurtaracak mıdır yoksa bu mahkûmiyeti sessizce izlemek zorunda mı kalacaktır?