Hürriyeti bağlayıcı cezanın infaz edildiği yer olan cezaevleri sadece bir bina veya bir alıkoyma yeri değildir yahut öyle görülmemelidir; aksine uyum içinde çalışması için yapılması gereken bir dizi faaliyeti barındıran bir fonksiyona hizmet eder.
Cezaevi ya da ceza infaz faaliyetleri genellikle iç faaliyetleri dikkate alınmadan bir zarfmış gibi ele alınarak sadece topluma yönelik sosyal ve dışsal boyutuyla (ceza hukuku politikaları endeksli) incelenmiştir. Ceza politikasının uygulanması ve kamu güvenliğinin sürdürülmesi için vazgeçilmez bir araç olarak görülen cezaevinin kamu hizmeti yönü göz ardı edilmiştir. Öyle ki Türk Hukuku'nda hürriyeti bağlayıcı cezanın infazı kapsamında yürütülen faaliyetlerin idare hukuku açısından kapsamlı bir şekilde incelendiği özgün bir çalışma yapılmamıştır. Bu alandaki eksikliği gidermek amacıyla yapılan bu çalışma; farklı kamusal faaliyetlerin yürütülmesi nedeniyle karma bir yapıya sahip olan ve yargı kararının yerine getirilmesinden öte ayrı bir faaliyet alanı oluşturan infaz kapsamındaki faaliyetlerin çoğunun idarenin mevzuatla kendisine verilen azımsanmayacak görev ile yetkileri çerçevesinde yürüttüğü idari faaliyet kapsamında olduğunun ortaya konulmasına ve idarenin bu kapsamda sebebiyet verdiği zararlardan dolayı yargısal denetimine ilişkin hukuki rejimin tespiti ile sorumluluk rejiminin açıklanmasına ilişkindir. Bu çerçevede ilgili çalışmada idarenin ceza infaz alanında yürüttüğü idari faaliyetin içeriği açıklanarak bu faaliyet çerçevesinde meydana gelen zararlardan idarenin sorumluluğu ortaya konulmaktadır.
Hürriyeti bağlayıcı cezanın infazı kapsamında yürütülen faaliyetlerin idare hukuku perspektifinden ele alındığı içtihadi hukuk yoğunluklu bu eserin başta ceza infaz hizmeti sunucuları ve hukukçular olmak üzere okuyuculara faydalı olması ve akademiye katkı sağlaması umut edilmektedir.